Damarlar vücudumuzda kan akışının sağlandığı içeri boş boru şeklindeki yapılardır. Dokulara oksijen oranı yüksek kanı taşıyan damarlara atardamar, dokulardaki karbondioksiti uzaklaştıran damarlara toplardamar adı verilir.
Damar yaralanmasının eşlik ettiği yaralanmalar acil cerrahi tedavinin gerektiği durumlardır. Nasıl ki nefes almadan ancak sınırlı bir süre yaşayabiliriz, dokular da oksijen getiren yada karbondioksiti uzaklaştıran kan akımı olmadan ancak belirli süre hayatta kalabilirler. Bu süreler aşıldığında dokularda kalıcı hasar oluşmaya başlar. Süre uzadıkça cerrahi başarı şansı azalır. Belli bir aşamadan sonra ise kan akımı yeniden sağlansa dahi doku hasarı geri dönüşümsüz noktaya ulaştığından organ yada uzul kaybı kaçınılmaz olur.
Damar onarımı tecrübeli bir mikrocerrah tarafından yapılmalıdır. Uygun şekilde onarılmamış damarlar içerisinde kan akımı ancak geçici bir süre sağlanır; sonrasında kan damar içerisinde kan pıhtılaşarak damarın tıkanmasına neden olur.
Uygun şartlarda ve doğru cerrahi teknikle yapılan damar onarımlarından sonra dahi hastaların bir süre kan sulandıran ilaçları kullanmaları uygun olur.
Damar onarımı yapılacak damarın çapı ne kadar küçük olur ise teknik olarak onarımı o kadar güç, onarım sonrası başarı şansı da o denli az olacaktır.
Damar yaralamasında yaralanmanın şekli de onarım başarısını etkiler. Keskin bir bıçak ile oluşan kesi sonrası oluşan kesi uçlarının birleştirilmesindeki başarı şansı dokuların ezildiği ve kontrolsüz bir şekilde yırtıldığı yaralanmalar sonrasındaki onarımdan çok daha yüksektir.