Kraniomaksillofasiyal Yaralanmalar | Prof. Dr. Halil İbrahim Canter

Kraniomaksillofasiyal Yaralanmalar

Kafa yaralanmaları genel vücut travmaları içerisinde hem fonksiyonel hem de estetik kayıplara yol açmaları bakımında ayrı bir önem taşır. Günlük hayatta basit ev kazalarından, önemli trafik kazalarına, spor yaralanmalarından darp/kavga sonucu olan yaralanmalara kadar pek çok sebepten dolayı kafa ve yüz yaralanması olmaktadır.

 

Kafa bölgesi karışık üç boyutlu anatomisi [duyu organlarımızın hemen hepsini içermesi (görme işitme tat alma koklama), merkezi sinir sistemini içermesi (beyin, beyincik, omur iliğin yukarı kesimi), hava ve sindirim sisteminin başlangıçlarının (ağız-burun boşlukları, yutak gibi) bulunması] sebebi ile cerrahi olarak müdahalelerin usta eller tarafından yapılmasını gerekli kılan bir bölgedir.

 

Kafa ve yüz bölgesi yaralanmaları kimi zaman izole (tek başına) olsa da hastaların yüzde doksanında eşlik eden başka bir travma daha vardır. Hastaların %40’inda travma sonrası bilinç kaybı rapor edilir. Hastaların üçte birinde eşlik eden kol-bacak yaralanması veya göğüs yaralanması vardır. Unutulmamalıdır ki kafa ve yüz bölgesi yaralanmaları olan hastaların %8’i maalesef kaybedilmektedir. Bu sebeple kafa ve yüz bölgesi yaralanmaları olan hastaların değerlendirilmesi sonrası müdahalelerin sıralaması tıbbi öneme göre yapılmalıdır. Hayati öneme haiz yaralanmalarda hastanın hayatını kurtaracak işlemlere öncelik verilmesi, sonrasında gecikildiğinde kalıcı fonksiyonel kayıpların olacağı işlemlerin yapılması, en son estetik kayıpları azaltacak işlemlerin yapılması gerekir. Her ne kadar ideal olan mümkün olabildiğince tüm cerrahi işlemler aynı anda yapılmaya çalışılması olsa da kimi zaman tıbbi gerekçeler ile bu yapılamayabilir.

 

Kafa-yüz yaralanmalarında kemik kırıkları ve yumuşak doku yaralanmaları (yüz kesileri, fasiyal sinir kesileri, tükrük bezi , tükrük kanalı, göz yaşı kanalı, göz kapağı, dudak, burun, kulak yaralanmaları) bir arada değerlendirilmelidir. Mevcut kanamaların durdurulması ve hava yolunun güvence altına alınması hasta için hayat kurtarıcıdır. Hastalara mutlaka boyun uygulanmalı, boyun filmi çekilip kırık olmadığı teyit edilmedikçe de çıkartılmamalıdır.

 

Kafa ve yüz bölgesi yaralanmaları olan hastaların muayenelerinde yumuşak dokudaki ağrılı bölgelerin, duyu kaybı olan alanların, çift görmenin, fasiyal asimetrinin, dişlerde kapanma probleminin değerlendirilmesi gerekir. Ayrıca görme netliği, ağız ve burun içi muayene her hastada mutlaka değerlendirilmelidir.

 

Kemik yapıların değerlendirilmesi için önerilen düz filmlerin faydası günümüzde artık tartışmalıdır. Hastaların detaylı bir bilgisayarlı tomografik taraması hem para hem zaman kazandırmaktadır. Bilgisayarlı tomografi sayesinde beyin ve yüz kemiklerinin durumu net bir şekilde ortaya konabilmekte, yapılacak işlemler gerekli görülür ise bilgisayar ortamında simüle edilerek ameliyat hazırlığı yapılabilmektedir. Ayrıca elde edilen üç boyutlu görüntüler sayesinde hasta ve hasta yakınlarına da planlanan ameliyat(lar) ile ilgili daha net bilgi verme şansı olmaktadır.

Yüz kırıklarının sınıflaması:

  1. Burun Kırıkları
  2. Üst ve Alt Çene Kırıkları
  3. Çene Eklemi Kırıkları
  4. Elmaçık Kemiklerinin Kırıkları
  5. Orbita Taban Kırıkları
  6. Frontal Sinüs Kırıkları
  7. Tüm Yüz Kemiklerinin Komplike (Panfasiyal) Kırıklar
  8. Yüz Kırıklarında Uygulanan Kapalı Yöntemler
  9. Yüz Kırıklarında Distraktörlerin Kullanılması

 

Bugün için yüz kırıklarının tedavisinde altın standart kırık uçlarının açık cerrahi ile karşılıklı getirilerek minik plak-vidalar ile kırık parçaların tespitinin sağlanmasıdır. Erişkin hastalarda titanyum plak-vida sistemleri tercih edilirken çocuk hastalarda kendiliğinden emilebilen (abzorbe olabilen) sistemler tercih edilir.

 

İzole burun kırıkları, elmacık kemiği kırıkları gibi özel durumlarda kapalı olarak (hastada kesi yapmadan) tedavi seçenekleri olsa da kapalı yöntemlerin başarısı ile ilgili ameliyat esnasında şüphe oluşur ise mutlaka açık yönteme dönülmesi hasta yararına olacaktır.

 

Kemik tespitlerinin doğru yapıldığı hastalarda ameliyat sonrası dönem nispeten ağrısızdır. Hastalar ağrıdan ziyade şişlikler ve morluklardan dolayı rahatsız olurlar. Her iki şikayet de ameliyattan sonraki bir hafta on gün içerisinde kendiliğinden gerilemektedir. Tüm yüz kemiklerinin kırıldığı veya alt üst çene kemiklerinin kırıldığı hastalarda alt ve üst çeneyi karşılıklı tespit etmek (çift çene fiksasyonu yapmak) gerekebilir. Bu hastaların 2-6 hafta arası bir süre yumuşak yarı katı besinler ile beslenmesi gerekecektir. Burun kırıkları olan hastaların bir hafta kadar burun içerisinde tampon ve burun üstünde plastik atel olabilir.

 

Kemik tespitleri için kullanılan metal plaklar ve vidalar insan vücudu ile uyumlu titanyumdandır. Titanyum dokularda korozyona uğramaz ve insan vücudu için zararlı değildir. Kırık kemiklerin kaynaması için gereken bir kaç aylık süre tamamlandıktan sonra çıkartılabilseler de genellikle bu işlem için ikinci bir operasyona ihtiyaç olacağından çıkartılmadan kemiklerin üzerinde bırakılabilir. Ancak hastalarda ağrı yada soğuk intoleransına yol açarlarsa veya cilt altında (özellikle göz çevresinde) ellendiğinde hissedilecek kadar yüzeyel olurlar ise hastaların talebi üzerine çıkarılırlar. Titanyum implantlar MRI ile uyumlu olsalar da (MRI çekilirken ısınıp doku hasarı oluşturmasalar da) görüntü kalitesini bozarlar. Bu sebeple titanyum plak vidalar ile kemik tespitleri yapılan hastalar herhangi bir sebepten MRI çektirmeleri gerekir ve görüntü kalitesi yeterli olmaz ise implantların çıkartılması gerekebilir.